1950'li yılların ikinci yarısı... Her genç gibi ben de kendimi gazeteciliğin cazibesine Lisesi sıralarında kaptırmışım. Umuyorum Attila AŞUT da öyle... O da, ben de bu mesleğe sevdalı olarak başladık, bu sevdaya doyamadık, hala sürüp gidiyor.
Aşut'un gazetecilikteki en belirgin özelliği; mesleğini herkesten çok önemsemesi, yaptığı işi en mükemmel, örnek şekilde bitirip; "gazetecilik huzuru/rahatı" duymak istemesidir bence. Böyle bir mükemmeliyetçiliği -Attila kullandığım bu sözcüğe kızacak ama - nedeniyle gördüğü umursamazlıklar karşısında üzüldüğünü, işini bıraktığını biliyorum.
Trabzon basınında yönettiği gazetelerde haber yazımında ve yazarların fıkra/makalelerinde Türkçe sözcüklerin kullanılması için en çok dikkati/özeni gösteren ilk gazetecidir O...
Kısacası, Türkçe'nin Trabzon'daki ilk sevdalısıdır Attila AŞUT.
Gazeteciliği çok ciddi anlamda önemsediğini bildirmeliyim.
AŞUT, Trabzon'da Hizmet gazetesinin yazı işlerini yönettiği dönemde meslekteki ilkleriyle daha o yıllarda dikkatleri çekmişti.
O dönemde Hizmet'in İstanbul muhabirliğini yapıyordum. 27 Mayıs Darbesi sonrası...
İsmet İnönü ilk kez İstanbul Taksim Meydanında yurttaşlara hitap edecek. O sıralar Dünya gazetesinde de düzeltmen olarak çalışıyorum.
İsmet İnönü bir gün önce Ankara'da konuşmuş, haberi diğer gazeteler gibi Dünya da fotoğraflı olarak yayımlanmıştı. Dünya gazetesinde İnönü'nün bu haberine ait klişeleri aldım ve uçakla Trabzon'a Hizmet gazetesine gönderdim.
İnönü'nün İstanbul Taksim mitingini yüzbin kişi izledi. O dönem CHP'nin İstabul örgütünde basın görevlisi gazeteci Ayhan Yetkiner (Rahmetli)'den İsmet İnönünün konuşma metnini aldım.
Uzun bir konuşma metni...
Akşam telefonla HİZMET'i yöneten Aşut'a telefon açıp konuşma metnini yazdırdım.
Bir saatten fazla tutan yazdırma işinde AŞUT, yazdığı sayfaları mürettiplere anında verip dizdiriyor, bir yandan da zamandan kazanıyordu. Yoksa 57x82 cm boyutundaki bir gazetenin elle çizildiğini, gazetenin sabahleyin çığırkanlar/müvezziler eliyle satıldığını düşününüz.
Attila AŞUT ve ekibi o gece uyumadılar ama, Trabzon'da gazete okurlarına yerel gazetecilikte bir büyük başarıya imza atmanın başarısını örneklediler, gururunu duydular.
Aşut'un bu çabası; İstanbul basınına karşı destek verildiğinde Trabzon'da da bu tür habercilik/gazetecilik yapılabileceğinin
ilk kanıtı oldu.
Aşut'un asıl gazetecilik heyecanını, Ömer Turan Eyuboğlu'nun HAKİMİYET gazetesinde yaşayıp uyguladığını biliyorum.
Aşut'un bu gazetede düzenlediği sanat sayfalarının yarattığı heyecan ve alışkanlık ileri yıllarda Trabzon'da kültür/sanat dünyamıza damga vuracak ve bu kentin en uzun soluklu dergisi olacak KIYI'nın mayasının atıldığını da belirmeyi bir görev bilirim.
HAKİMİYET gazetesi çıktığı günden itibaren Trabzon basınında kendine seçtiği kulvarda habercilikte, kültür/sanatta, edebiyatta hep "farklı gazete" kimliğiyle tanındı.
Bu başarının özünde, Ömer Turan Eyuboğlunun sanatçı kişiliği yanında Aşut'un gazetecilik sevdası ve hüneri olduğu yadsınamaz.
Unutmadan belirteyim ki, Attila Aşut'un bu dönemde Türk Dil Kurumu'nun iki kez "dizgi yanlışı olmayan gazete" ödülüne layık görülen emeği; Trabzon Basın Tarihi için de bir övünçtür.
Attila AŞUT benim nerdeyse 70 yıllık arkadaşım.
Desem ki; O gazeteci olarak doğdu" acaba bana kırılır mı?
AŞUT, o günün koşullarında Trabzon'dan ayrılmak durumunda kaldı. Trabzon'da kalmış olsaydı, iddia ediyorum gazeteler, dergiler çok daha farklı içeriklerle ve güzelliklerle okurlarla buluşurdu bugün.
Yaşamının bunca sıkıntılı dönemlerinde bile gazetecilik mesleğinden kopmayan, bu konuda hiç ödün vermeden hep doğruların peşinden koşan, şair duygulu/düşünceli, gazeteci/yazar arkadaşım Attila AŞUTA meslekte daha nice sağlıklı ve mutlu yıldönümü kutlamaları diliyorum.