ASIRLIK BİNANIN ETRAFINDAKİ EKLENTİLER KALDIRILMALI

Uzunsokak’ta tarihi bir bina 18. yüzyıldan kalma tarihi tescilli, asırları aşan, yaşıyla dimdik ayakta durmuş.

Osmanlı dönemi yapısı. 

Birçok kamu kurumuna ev sahipliği yapmış.

Kesme taştan orijinal kimliği ile bugüne kadar gelmiş.

Zaman içinde hiç mi ihmal edilmemiş? Hiç mi hırpalamamış? Hiç mi aslına müdahale edilmemiş?

Maalesef edilmiş.

Yanı yöresi bazen işgal edilmiş. Çoğu zaman iç yapısı ihtiyaca göre değişikliğe uğramış.

İlk yapıldığı yıllar Rum Hastanesi olarak adlandırılıyordu.

Ön tarafında şehrin kültür ve eğitim hayatına çok önemli katkısı olan Kitabı Hamdi Efendi’nin kitapçı dükkânı da hizmet veriyordu.

Onun da tabelası vardı... Uzunsakak’a bakan kısmında Osmanlıca, ara sokağa bakan kısmında ise yeni harflerle yarı Türkçe, yarı Fransızca asmıştı tabelasını... Hatta bir ara bugün Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nin olduğu bölümde sağlık müzesi de vardı.

Çocuktuk. Ziyaret eder, bazı organlarımızın hastalık halinde ne hale geldiğini, gelebileceğini uyarıcı açıklama ve görsellerle anlatıyordu müze.

Sonrasında adliye binası, şehrin içinde mahkumlar getirilmiş götürülmüş yargılanmak üzere jandarmalarla...

Uzun yıllar adliye binası olarak hizmet verirken Valiliğin karşısında yeni adliye binası yapılınca, boş kalan binaya yine adaletin diğer parçası olan Bölge İdare Mahkemeleri taşındı...

Adliye ile Kültür Turizm Müdürlüğü binaları ne hikmetse yer değiştirip durdular. Bir ara Eski Hükümet Konağı binasında bulunan Kültür ve Turizm Müdürlüğünün üst katı adliyeye tahsis edildi.


 

Bu duruma Trabzon Sanat Camiası çok tepki göstermişti... Konu günlerce gündemde kaldı... Ve yapılan gerçekten yanlıştı...

Bölge İdare Mahkemeleri de yeni yerine taşınınca bu sefer yeni kurulan Ortahisar İlçe Kaymakamlığı'na yer arandı.

Boş olan eski Adliye binası bu iş için uygun görüldü.

Kaymakamlık da yeni yapılan binasına taşınınca tarihi yapı yine boş kalır.

Bu arada Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün hizmet verdiği eski Hükümet Konağı da Valilikçe alınıp restore edilmesi sonrasında yeniden valilik olarak kullanılması kararlaştırınca müdürlük için de eski adliye binası tahsis edilir.

Kısa bir tarihçesi böyle binanın.

Son dönemde bina yine gündeme geldi.

Bu sefer tabela krizi kamuoyunda tartışıldı.

Hatta meclise kadar uzandı.

Önce yerel Meclis’te Belediye’de tartışıldı...

Sonra da TBMM’de...

Konu özgün taş işçiliğine sahip binanın duvarına tabelanın sıva yapılarak konulması...

Yapılan iş eleştirilirken çoğunlukla,

“Başka bir çözüm bulunabilirdi.” noktasında birleşildi.

Halen bulunabilir.

Peki, daha önce bu binada görev yapan kurumların tabelaları nasıldı?

Maalesef bugünkünden daha kötü idi.

Hele kaymakamlık dönemindeki tabelalar binanın ruhuna ve estetiğine aykırı bir çirkinlikte idi.

Başka çirkinlikler var mıydı?

Olmaz olur mu.

Kestaneciler, simitçiler, seyyarlar, kermesçiler, hemen binaya bitişik büfeciler o tarihi binayı sarıp sarmalamışlardı. Bezden afişler, duvarlarına boydan boya asılmıştı.

Binanın tarihi kimliğine zarar veren bu durum yine devam edebiliyor.

Mesela kış dönemi Güzel Sanatlar Galerisi önündeki kestaneciler ne hikmetse başka bir yere alınamıyor.

Kestaneci, ‘Beni sanat ortamından koparamazsınız.’ deyip direniyor mu bilmem ama Belediyenin bu konuyu çözüme kavuşturması lazım.

Yine, yıllarca binanın hemen ana girişinde bir büfe vardır.

Eski Trabzonluların tanıdığı, gazetelerin çok satıldığı dönemlerde abonelerin gazetelerini almadan geçmediği Diplomat Tevfik'in Büfesi... Bu anlamda çok hizmeti olmuştur. Allah rahmet eylesin.

Günümüzde herhalde çocukları işletiyor burayı.

Buradan belediyeye çağrımdır:

Kentimizin sağlam ve cumhuriyet tarihi boyunca çeşitli kurumlara ev sahipliği yapmış yapılarından biri olan binanın etrafında gelişigüzel kondurulmuş yapının siluetini ve dokusunu bozan eklentilerin kaldırılması gerekir.

Trabzon'a mal olmuş Diplomat Tevfik Büfesinin de başka uygun bir yerde faaliyetinin devam etmesine imkan sağlanması konusunu gündeme almaları gerekmekte.

Bu tarihi yapının bitişiği, yanı, çevresi, karşısı zaten betonarme binalarla kaplanmış. Bir de renkli naylon örtüleriyle hemen girişinde çirkinlik arz eden büfe ve benzeri işgaliyeler de olmaması gerekir.

Kimse mağdur olmasın. O büfeye başka bir yer bulunabilir. Kestaneciler mesela sokağın karşısına taşınabilir.

Estetik ve tarihe saygı kaygısı taşıyanlar bu konuya eğilirler sanırım... Birinci görev belediyelere düşüyor... Takibi de binayı kullanan kuruma...

1930/1940 YILLARI VE TRABZON

Yerel tarihi bilmek için “Yerel tarihçiler”in eserlerine ulaşmak gerekir. Bir de geçmişe yönelik devlet arşivlerine bakmak...

Yerel tarihçiler bakımından Trabzon şanslı. Kuruluşundan bugüne kent hakkında oldukça zengin bir kaynakçaya sahip Trabzon.

Dünya literatüründe “Trabzon” konulu pek çok belge, bilgi, araştırma, hatırat vb. kaynaklara ulaşabilmek mümkün.

Bugün biz çok uzağa gitmeden 1930'lu yıllardaki Trabzon’dan sosyo/ekonomik/kültürel durumu ile ilgili bazı bilgiler sunacağız. Trabzon Valisi Sezai Uzay, 1937 yılında halen İçişleri Bakanlığı arşivlerinde bulunan “Vilayet Belgeleri”nde yer alan bir Trabzon raporu oluşturmuş. Özetle o rapordan bazı bilgiler günümüze ışık tutması ve nerden nereye geldiğimizi bilmemiz açısından önemli.

1-Uzungöl’ün Şarah ismini taşıdığı o yıllarda Of ilçesindeki Haldizen Deresi’nin köyden geçen yatağında bir hektarlık küçük bir göl oluşmuş. Burada alabalık bulunmaktadır.

2-Verimli maden kaynakları mevcut:

Sürmene’nin Proki köyünde manganez; Of’un Ogene köyünde çinko, bakır, kurşun; Yomra Sufla'da manganez; Yomra Şana'da bakır, simli kurşun, demir ve manganez; Sürmene Araklı nahiyesindeki Pergi köyünde, demir ve manganez bulunmaktadır. Bunlar eski devirde işlenmiş olup şu anda kapalıdır.

Bu arada Kisarna maden suyu işletilmektedir. Saniyede 10 gram günde 864 kilogram su akmakta. Yıllık üretim kapasitesi 315,360 kilogramdır. Buranın işletme hakkı 1909 yılında miralay Hafız Sabri'ye verilmiş, ölünce Çulhazade ailesine devredilmiştir. Dolum şişeleri Marsilya'dan getirilir. Trabzon başta olmak üzere İstanbul, İzmir, Ankara, Mersin, Samsun'da tüketilir.

Trabzon il merkezinde 3824 ev, 2264 dükkân, 16 okul, 102 kahvehane, 39 fırın, 55 han, 38 cami, 34 otel, 10 kilise, 9 hamam, 5 kışla ve 12 fabrika vardır.

FABRİKA VE İMALATHANELER:

14 fındık fabrikası, balıkyağı,  makarna, sabun, şekerleme fabrikaları, dokuma, debbağhane, fanila, çorap, demir, makine, motor, mobilya doğrama ve karasor atölyelerinin yanı sıra bakırcılık, ayakkabı kuyumculuk, atölyeleri çalışmaktadır. 

Balıkyağları yunus balıklarından imal edilip tümü ihraç edilmekte.

Akçaabat Visera'da üretilen elektrik Akçaabat ve Trabzon'un aydınlatılmasında kullanılmakta.

Nüfus yoğunluğu bakımından Trabzon İstanbul'dan sonra ikinci sıradadır. Arazinin tarıma elverişli olmaması ticarete yönelmeyi beraberinde getirmiştir.

Belli başlı ihracat ürünleri: fındık, tütün, yumurta, canlı hayvan, fasulye, yağ, peynir, balık yağıdır.

Tamamen yerli girişimciler tarafından kurulan Trabzon ve Karadeniz bankaları bulunmakta.

EĞİTİM VE KÜLTÜR:

Okuma yazma oranı şehirde yüzde 80, köyde yüzde 20'dir.

91 ilkokul. 3 ortaokul. 1 lise bir de kız enstitüsü bulunmakta.

1 halk kütüphanesi 8 okuma odası mevcut.

Kentte Yeniyol, Halk, Olcay adıyla üç gazete ve İnan dergisi yayımlanmakta.

SAĞLIK:

Trabzon ili şehir merkezi deniz kenarında Doğu Batı istikametinde kurulmuştur. Sokakları dar ve düzensizdir.

Şehrin denize dikey olarak inen sokağı bulunmadığından özellikle yaz aylarında şehir içinde aşırı sıcaklık görülmekte.

Boztepe'de 50, Tekfurcayır'da 100 yataklı askeri hastane, Uzunsokak’ta 20 yataklı özel sağlık evi ve Of Vakfıkebir Maçka ilçelerinde beşer yataklı tedavi odaları vardır.

Ortahisar'da İstanbul, Uzunsokak'ta Ferah, Meydan'da Şifa eczaneleri bulunmakta.

Şehrin su ihtiyacı kaynak sularından karşılanmaktadır. Değirmendere, Arafilboyu, İskenderpasa,

Zulmera, Kırzade İmaret suları  ile Boztepe Manastırı'ndan getirilen memba suları kullanılmakta.

Ekonomik durumu iyi olanlar Zafanos köyünden getirilen saf kaynak suyunu içmektedir.

SPOR:

Trabzon ili sportif faaliyetler açısından zengin bir ildir.

İdman Cemiyeti Birliği, İdmanocağı,  İdmangücü,  İdman Grubu, Necmiati . Bu kulüpler sportif faaliyetlerinin yanı sıra musiki heyetleri ile de sanatsal faaliyetlerde de bulunmaktadırlar. 

Futbol, atletizm, denizcilik, avcılık, güreş, boks, eskrim, tenis sporları kulüpler tarafından yapılmaktadır. Trabzon ili sporun her dalında ülke genelinde önemli başarılar elde etmektedir.

1930 /1940 yılları arasındaki Trabzon'un genel yapısını İçişleri Bakanlığına rapor eden zamanın Valisi Sezai Uzay; özellikle limanın genişletilmesi,  İran transit yolunun iyileştirilmesi ve demir yolunun Kafkas Batum tarafına canlılık getirdiğinden Trabzon bu konuda tedbir alması konusu üzerinde durmaktadır.

Trabzon'un çok yakın tarihinden bir kesit sunmaya çalıştık.

Tarihin her döneminde önemini koruyan bu kenti ileriye taşırken geçmişten de ders alarak planlamaları günlük değil en az yüz yıllık yapmak gerekiyor. Bu rapordaki tespit ve rakamlar bugün için bize ne kadar garip ve yetersiz geliyorsa unutmayalım bir nesil sonra bu kentte yaşayanlara da bugünkü çoğu durum garip gelecektir.