35 senelik bankacılık hayatımda iflâs eden çok sayıda kişi ve şirket gördüm. Bir kısmı müşterimizdi ve neden iflâs ettiği konusunda bilgim vardı. Bilgim olmayanları da araştırdım. Uzun yıllar bu konunun takipçisi oldum.
Neden iflâs ediyor bu insanlar?
Mütevazı bir hayatları var. Saçıp savurmuyorlar, yıllık bütçelerini sürekli denetliyorlar ve çok çalışkanlar.
Sorun Nerede?
Zora düşen kişi ya da şirket, işleri kötü gittiği dönemlerde nerede duracağını bilmek zorundadır.
İflâs edenlerin bu kararı vermek için cesur davranamadıklarını gördüm. Kendi satın aldığı arsasını “İnsanlar ne der?” diye satıp şirketini kurtaramayanlara şahit oldum. Oysa atalarımız “Zararın neresinden dönersen kârdır” diyerek soruna çare bulmuşlardı. Biz ise buna “Zarara tahammül noktası” diyoruz. Noktayı koyacağın yeri bileceksin.
Sürekli zarar üstlenmek sürdürülebilir değildir.
Ekonomideki olumsuz gelişmeler, piyasadaki durgunluk iş hayatımızı etkilemektedir.
Satışlar düşebilmekte, rekabet şartları ağırlaşıp aleyhimize dönebilmektedir.
Değişen şartlar direncinizi kıracaktır. İnatla yola devam etmek en riskli tercih haline gelecektir. İnat etmek çok pahalı.
62 firma üzerinden geniş çaplı bir araştırma yapmıştım. Çok sayıda banka müdürü de bana yardımcı olmuştu.
Bize göre sürpriz sayılmayan sonuca ulaşmıştık.
Tabloya baktığımızda yetersiz sermayeye sahip hırslı insanların iflâs etme oranının çok yüksek olduğunu görmekteyiz.
“Ayağını yorganına göre uzat” diyen atalarımız aslında ekonomik bir stratejinin adını koymuşlardı.
Sermayen yetersizse ve bilmediğin işe giriyorsan sana kumar oynamadığını kimse söylemez.
Hayatta yediğimiz darbeleri kolay atlatamıyoruz. Sadece kendimizi değil, aile bireylerimizi de sıkıntının bir parçası yapıyoruz.