Şimdi sizlere kısa bir Trabzon turu öneriyorum...
Önce Gülbaharhatun Türbesi civarından başlayalım.
Türbenin hemen üstünde klasik mimarisi ve bahçesi ile çok güzel bir okulumuz vardı değil mi?
İsmi de Gülbaharhatun İlkokulu idi.
Ne oldu?
Tanjant yolu geçecek dendi.
Ve yıkıldı.
Peki ne oldu şehrin geçmişten günümüze kalan kimliği...?
Biraz daha ilerleyelim.
Güzellikler de var tabi ki.
Zağnos vadisi boşaltıldı.
Tamamen yeşil alan oluşturuldu.
O tarihi surları yabani sarmaşıklar gibi saran gecekondular kamulaştırılıp vadi aslına döndü. Lakin gel gör ki TOKİ diktiği binalarla bu sefer kaleleri ve vadiyi boğmaya başladı.
Neyse yürüyüşümüze devam edelim. Zağnos köprüsünü geçmeden fırını, bakkalı, SSK binasını ararsanız bir de Dere Mahallesi’ne inen yoldaki hamamda bir mola vereyim derseniz onları da bulamazsınız.
Köprüden geçtik... Ortahisar'ın eski tarihi evlerinin yarı yapılmış, yarı yıkık, bir kısmının onarılmış halleri ile umutlanarak, Kuzgundere vadisine geldik.
Orada da çarpık yapılaşmaya son verildi. Vadi temizlendi.
Bu sefer de planlanması yanlış yapılıp vadide türlü binalar yükseldi.
Uygun fonksiyonlar verilemedi. Belediyenin meşhur çiçek bahçesi yıkık... Manolya ağacı endişeli gözlerle neler oluyor derken asırlara meydan okumuş köprü de elden geçirileceği günü bekliyor. Tabakhanede eski haliyle Tabakhane Camisi yerini ahşap ustalığının güzelliğini taşıyan betonun soğuk havasına bırakmış.
Zafer Mahallesi’nde hizmet veren Zafer İlkokulu yok.
Camisi de yıkılmış. Oysa cami ve etrafı zengin tarihi geçmişe sahipti. Aslında böyle bir mahalle de yok.
Tabakhane yokuşuna çıkmadan pazara inen kırkmerdivenler de keyif vermiyordu artık...
Yine kahveler, duraklar, çukur hamamın kalıntılarının yok olup gittiğini görürken, Fatih sonrası Fatih Sultan Mehmet'in yorgunluk attığı, Fatih Hamamı'nın apartmanların arasına sıkışmış haline, yine de şükrediyoruz, halen çalışır vaziyette ayakta kaldığı için.
Karşısındaki yüzyılı aşkın yaşıyla halen görevine devam eden Hacıkasım Camii de sağından solundan sıkıştırılmış olmasına rağmen tesellimiz oluyor.
Az ötesindeki Kurtuluş İlkokulu yok.
Yanındaki Dedeoğlu Konağı yok.
Alt sokaktaki sonradan Trabzonspor'un olacak eski İdmanocağı binası ve Ziya Bey sahası da o Anadolu fırtınasının ilk kuruluş heyecanının yaşandığı binası ile birlikte yok.
Biraz daha ilerledik Karma Ortaokulu da yıkılmış.
Kimi yol geçişi için, kimi Trabzonspor mali sıkıntısını gidersin diye yıkıldı anılarımızı yaşadığımız mekanlar.
Kurtuluş İlkokulu'ndan paydos zili ile sokağa fırladığımızda taze simidine hücum ettiğimiz Hacıkasım Fırını da sofralarımıza koşarak yetiştirdiğimiz nefis peynirli ve kıymalıları ile birlikte yok oldu gittiler...
Gülbaharhatun'dan bu yana tam dört okulu, fırınları, kasabı, bakkal dükkanlarını, hamamları ve bir camiyi yola verdik...
Bitmedi...
Sırada Cudibey İlkokulu var.
Ve yanında da Zeytinlik Camii...
Merhum alim İbrahim Cudi Bey'in müdürlük ve öğretmenlik yaptığı Cudibey İlkokulu da yola kurban olurken geride kalan bir parça arsa ile iki üç çınar ağacı da boynu bükük, çocuk seslerinin mutluluğundan uzaklaşmanın hüznü ile zor bela hayatiyetini sürdürmekte...
Zeytinlik Mahallesi ve Uzunsokak’ın yegane Camisi olan Zeytinlik Camisi ise yol için yıkıldı...
Şükür eski Vali Konağı fonksiyonu değişse de Sanatevi olarak kültürün hizmetinde.
Cudibey İlkokulu ve Zeytinlik Camii ile kaybettiğimiz okul sayısı çıktı mı beşe... Cami sayısı da ikiye...
Bütün bunlara rağmen trafik rahatladı mı?
Hayır.
Rahatlayacak mı?
Hayır.
O zaman bir yerde yanlış yapmadık mı? Anılarımızın silinmesi, geçmişimizin yok edilmesi, kentin geleneksel kimliğinin yok edilmesi bir yol hikâyesi adına...
***
TURİZM GELİŞTİRME AJANSINDA TRABZON YİNE YOK
Çok uzatmayacağım.
Trabzon adına üzüldüğüm bir noktaya dikkat çekmek için yazıyorum.
Hani her konuşan yetkili Trabzon'un kurtuluşu için turizm vazgeçilmez diyor ya.
Kültür ve Turizm Bakanlığında Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulur.
Her bölge bu ajans yönetimine birer temsilci gönderir.
Kararlar oluşan bu yönetimde tartışılıp yürürlüğe konur.
Ajansın kaynağı yine turizm işletmelerinden tahsil edilen kesintilerden oluşur.
TGA’nın açılımı bilindiği gibi Türkiye Turizmini Tanıtım Geliştirme Ajansı...
Adı üstünde Türk turizminin ulusal ve bölgesel anlamda gelişimine katkı sunmak için kurulmuş.
Her bölgenin üyelerinden oluşmuş delegeler kendi bölgesinin Ajanstaki temsilcisi olarak seçimle bir kişiyi yönetime gönderir.
Gelin görün ki iki dönemdir Trabzon Ajans yönetimine adayını sokamamakta.
Oysa Karadeniz Bölgesinde Trabzon'un oyu diğer illerin delege sayısına oranla çok fazla...
Dört ayrı ilde Karadeniz Bölgesi için oy kullanıldı.
Karadeniz 'in Trabzon'un da içinde olduğu ve sadece Trabzon'un 226 delegesinin bulunduğu grupta bölge kentleri ile birlikte (Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane, Bayburt ve Ordu) toplam delege sayısı 645 idi... Ve bu illerden Trabzon'dan başka da aday yoktu.
Sadece Trabzon’un kullanacağı oy sayısı ise 226 idi.
Peki boydan boya Bartın'dan Artvin'e kadar tüm illerin tespit edilen oy vermeye yetkili turizmcilerinin katıldığı seçimi kim kazandı?
Öncelikle söyleyeyim sadece kendi ilinde kullanacağı oy sayısı 226 olan Trabzon adayı 140 oy alarak kaybetti.
Kazanan kendi ilinde oy verecek delege sayısı 151 olan Bolu adayı ise 240 oy alarak seçimi kazandı.
Şimdi ajans yönetiminde Karadeniz'i Bolu adayı temsil edecek.
Başarısı için kendilerini ve dayanışmalarından dolayı da bölgesindeki turizmcileri kutluyorum.
Ne oldu şimdi?
Gelişen Trabzon'un turizmcileri kendi adaylarına neden sahip çıkmadılar?
Çevre il temsilcilerinden neden oy alamadılar?
Trabzon delegeleri neden sandığa kararlı bir şekilde gitmediler?
Koordine mi olamadılar?
Kültür ve Turizm Müdürlüğü bu konuda uyarıcı ve birleştirici mi olamadı?
Turizm STK’ları konuya gereken önemi vermediler mi?
Peki bu seçimin önemi neydi?
Turizme dair plânların yapıldığı desteğin sağlanması için kaynakların temin edildiği kurulda Trabzon adına bir yöneticinin olması iyi olmaz mıydı?
Neyse fırsat kaçtı?
Neden niçin kaçtı iyice irdelemek lazım.
Yoksa maddi imkânsızlıklardan dolayı yurt içi ve yurt dışı fuarlara nasıl katılırız, tanıtımlarda yeni ufuklara nasıl yelken açarız diye düşünür dururuz.
Karadeniz'i temsilen Bolu ilimizden Ajans Yönetimine giren arkadaşımıza başarılar diliyorum.
Tüm Karadeniz Bölgesine yönelik turizm hizmetlerinde gayret göstereceğine inanıyorum.
++++++++
TARİHİ ÇEŞMENİN YARISI ASFALTIN ALTINDA
Aslında ne çeşme var ne de kurması ve de musluğu diye başlık atmak gerekirdi.
Bu arada aslına uygun restore edilmiş, kesme taştan yapılmış korunması gereken kültür varlığı statüsünde olan çeşme elden geçirilmiş. O yüzden biz yine çeşme diyelim suyu akmasa da.
Peki ne olmuş da çeşme yolun üstünde,
Kurnası da yerin altında kalmış?
Her zaman yapılan gibi.
Dök asfaltı.
Yükselt yolu.
Kapansın kaldırımlar.
Kapansın burada olduğu gibi tarihi çeşmeler...
Yapılan iş güzel.
Tarihi çeşmeye sahip çıkılmış.
Restore edilmiş.
Suyu akmayan, yolun altında kalan kurnası ile bir çeşme var Pazarkapı'da... Yol çeşmeyi yutmuş.
İlgililerin ilgisine...