ANAHAR'DAN ANAHTARA

NAPOLİ VE TRABZON

80’li yıllarda bir İtalyan filminden bir sahneyi hiç unutmadım. Denizci bir İtalyan Newyork limanında gemiden atlayarak Amerika’ya iltica etmek istiyor. Yakalanıp karakola getiriliyor. Orada ona soruyorlar sen kimsin? O da bir Amerikan takımı taraftarı olduğunu söylüyor. Hatırlamıyorum ama New York Rangers olsun.  Orada İtalyan asıllı bir Amerikalı polis onun aksanından sen Napoliliminsin diye soruyor. O da evet diyor. Polis amirine " bu yalan söylüyor, dünyada iki şehir vardır ki biri Napoli diğeri Türkiye’de Trabzon. Bunlar başka takım tutmazlar. " Trabzon isminin filmde geçmesi beni heyecanlandırmıştı.. O filmden sonra Napoli’ye ayrı bir sempatim vardı zaten. Bu yıl 33 yıl sonra tıpkı bizim gibi şampiyon olması da beni ayrıca mutlu etti. Sevinçlerine ortak oluyorum bende. (Celal KAZANCIOĞLU)

OLCAY SARAL DİYE BİRİ

Olcay Saral, 28 yıl sonra profesyonel ligden amatöre düşen Ofspor’da 11 yıldan bu yana kulüp başkanı. Ofspor, zirve yaptı,  play-off oynadı, küme düştü ve  yeniden küllerinden doğdu. Ailesini ihmal etti, kar, yağmur, çamur demeden kilometre  uzaklıkta takımıyla beraber oldu. Sezon başında   ülke  ekonomisini  göz önünde  bulundurarak Ofspor’a  ekonomik  gücü olan bir başkanın talip olmasını  istedi. Ama olmadı. Ofspor hiçbir hilenin içine girmeden temiz bir biçimde küme düştü. Başkan Olcay Saral yapacaklarını yaptı. Ben inanıyorum ki,  bu güzide ekibimiz inşallah yeniden profesyonel ligde yer alacaktır.  Saral’ı da hem Türk hem de Trabzon futboluna verdiği katkılardan dolayı  tebrik ediyorum.

Haaland’ın tek rakibi: Dixie Dean

1927-28 sezonunda attığı 60 gol aslında Dixie Dean efsanesinin küçük ve o kadar da önemli olmayan bir parçasıydı… Ünlü rekor Dixie Dean efsanesinin küçük ve çok da önemli olmayan bir parçası. Bu mertebeye ulaşmak için goller haricinde bir miras bırakmak gerekiyor. Dixie’den yüz yıl sonra top koşturan ve yapay zeka tarafından yaratılmış gibi görünen Haaland’dan aynı zenginlikte hikayelerin çıkması için Norveçlinin gerçekten de suda yürümesi lazım. Aksi halde zor…

Atilla Türker'e Dünya ödülü

Dünya Spor Yazarları Derneği, Seul'de düzenlenen törende Atilla Türker'i araştırmacı gazetecilik dalında özel ödüle layık gördü. Dünya Spor Yazarları Derneği (AIPS), Ajansspor yazarı Atilla Türker’i araştırmacı gazetecilik dalında özel ödüle layık gördü. Türker, Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen törenle ödülünü aldı.138 ülkeden 1830 spor yazarının katıldığı AIPS’ın geleneksel yarışmasında “Futbolun arka bahçesi” adlı kitabı ile ‘araştırmacı gazetecilik’ dalında özel ödüle layık bulunan Türker’e ödülünü, AIPS Başkanı  Gianni  Merlo takdim etti. Dünyanın en prestijli spor ödülü yarışmasını kazanan Türker, 5. kez düzenlenen yarışmada ödül alan ilk Türk gazeteci oldu. Ancak, ülkemizdeki böyle araştırmacı gazeteciler  mesleklerini sürdüremezken, skorcu gazeteciler ise baş köşededirler !

BJELİUCA MARKOVİÇ’İ NEDEN OYNATMIYOR?

Trabzonspor’un yeni teknik direktörü Nenad Bjelica’nın uygulamaları her gün yeni bir tartışma yaratırken ve şaşırtıcı bulunurken, son maçlarda Lazar Markoviç’in oynatılmaması ve son dakikalarda oyuna sokulması da ilginç bulundu. Gaziantep FK’nin ligden çekilmesi nedeniyle, bu takımdan kiralanan Sırp kanat oyuncusu Markoviç, hazır olduğu andan itibaren 11’de yer alıyor ve ortaya koyduğu performansla tel tel dökülen takımın en iyileri arasında yer alıyordu. Bu oyuncunun performansı herkes tarafından beğenilirken ve önümüzdeki sezon için Gaziantep’ten bonservisinin alınması bile konuşulurken, Bjelica geldikten sonra bir anda kulübeye çekilmesi ve son dakikalarda oyuna sokulmasının gerekçesi tam anlaşılamadı. Bu radikal kararın arkasında Bjelica’nın Hırvat, Markoviç’in Sırp olmasının rol oynayıp oynamadığı da merak ediliyor. Bilindiği gibi Yugoslavya parçalanırken Sırbistan ile Hırvatistan savaşmıştı. Hatta bu savaş nedeniyle Sırpların, Hırvatlara ve daha sonra Bosna Herseklilere karşı savaş suçu işlediği de dile getirilmişti. Nenad Bjelica’nın Lazar Markoviç’i oynatmamak için elinden geleni yapmasında bu savaşın acılarının rolü olup olmadığı kafalarda ister istemez soru işareti bırakırken, böyle bir olasılığın hiç olmaması da temenni edildi.

(Atakan KADIOĞLU)