Evet, cumhuriyetimizin kuruluşunun 91. yılını kutladık. Coşku var mıydı? Hayır. Birinci cumhuriyetten memnun olmayanlar, sözüm ona ikinci cumhuriyeti dile getirmeye başladı. 91 yılda elde edilen kazanımların altını boşaltmak hedefleniyor galiba.
Bu ülke , Türkiye Cumhuriyeti’yle büyümeye başladı. Düşünebiliyor musunuz cumhuriyetimizle birlikte 11 misli büyümüşüz. Aynı dönemde benim diyen Avrupa ülkeleri, ancak dört beş misli büyüyebilmiştir. Bizde geri kalmışlığa ait açı o kadar genişti ki o arayı kapatamadık.
Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı olan, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Ürdün, kısaca Arap Yarımadası’na baktığımızda, ne haldeler? Peki onlara göre Türkiye nerelere koşuyor? Bu fark 91 yıl önce kurulan cumhuriyetin faziletleri değil midir? Orduları dağıtılmış, silahları alınmış, Batısından Doğusuna; Güney’inden, Kuzey’ine işgal edilmiş , Kızılırmak vadisine sıkıştırılmış bir topluluktuk 1920' lerde.
Osmanlıyı överek, cumhuriyetimizi kötülemek gayretine düşen insanlar ne yazık ki cumhuriyetin nimetlerinden yararlanarak belirli makamlara gelmişlerdir. Evet bir zamanlar dünyanın en büyük imparatorluğuyduk. Ama paylaşıma baktığımızda gelirin kaymağını belirli kesim yemiş. Anadolu insanı o zenginlikten pay alamamış. Atatürk bir gezisinde, insanlarla söyleşirken, o şehirdeki en iyi binaların kime ait olduğunu sorar. Yabancı uyruklu insanların olduğunu öğrenince:
"Peki o insanlar, bu kadar güzel evler yaparken siz ne yapıyordunuz?"
Köylü vatandaş yanıtlar:
"Sayın Cumhurbaşkanım, onlar bu binaları yaparken, ceplerini doldururken biz, Mısır'da, Galiçya'da, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk."
Atatürk, bu köylü vatandaşın izahı karşısında susar ve :
"Hayatımda yanıtlayamadığım bir sitemdi o köylünün izahı" diye zaman zaman dile getirir. 1600 ile 1923 yılları arasında Avrupa yüzde 300 civarında ekonomik yönden büyümüş. Osmanlı ise aynı tarihlerde yüzde 40 büyüyebilmiş. 1900 yıllarında Başkent İstanbul ve Marmara kıyılarında yol bile yoktu. Çanakkale Savaşı'nda cephane kağnılarla taşındı. Kurtuluş Savaşı'nda da aynı durumda değil miydik? "Elif'in Kağnısı" şiiri , Kurtuluş Savaşı'nın bir simgesi ve o savaşın nasıl kazanıldığının izahıdır da.
Batı, reformlar yapmış bilimle, fenle uğraşmış uzak kıtalara gitmiş ama Osmanlı bu ilerleyişi sadece seyretmiş. 1923 yıllarında insanımızın okur yazar oranı yüzde 4'lerde seyrediyordu. İller arasında, ilçeler arasında bile ulaşım yok denecek kadar azdı; olanlar da ilkeldi. Evet, cumhuriyetin ilanından sonra insanlar kimliklerine kavuştu. Açık açık kimliğini dile getirdi. Ülkemizi, bu ülkenin vatandaşları yönetmeye başladı. İnsanlarımız 91 yıldır özgürdürler. 91 yıldır vatandaştırlar.
Cumhuriyetimiz, öyle sağlam temeller üzerine kurulmuş ki askeri darbeler, sivil darbe girişimleri oldu; ancak hiç biri kalıcı olamadı. Askerler yönetime el koydular; ama birkaç yıl tutunabildiler.
Suriye, Libya, Mısır ve benzer ülkelerde başa gelen askerler ikinci bir darbeye kadar yönetimde kaldılar. Bizimkiler denemediler bile. Çünkü Atatürk’ün ve arkadaşlarının kurduğu cumhuriyetin hamuru sağlamdı. Çünkü o hamurun mayası demokrasiydi, özgürlüktü, insana saygıydı.
Ben hemen şunu sormak istiyorum: Birinci cumhuriyetin suyu mu çıktı da ikinci cumhuriyet diye kafaları karıştırıp insanları ayırımcılığa sürüklüyoruz? Neden oturmuş, kapılarını çağdaşlığa açmış, ulusal bütünlüğü sağlamış genç cumhuriyetimize sarılıp kollamıyor da arayışlara giriyoruz ?
Yoksa bu girişimle ulusumuza Atatürk’ü mü unutturmak istiyorsunuz?