30 AĞUSTOS VE IRAK!
Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri bu tebrikleri Genelkurmay Başkanı kabul ediyor. Bu ülkenin başbakanı, bakanları milletvekilleri müsteşar ve genel müdürleri başka ülkelerin başkonsolosları sırayla Genelkurmay Başkanımıza minnet ve şükranlarını sunuyorlardı.
Halbuki bu milletin %91.5 oy verdiği Anayasa 'başkomutan' olarak cumhurbaşkanını adlandırıyor üniforma giymediği için kimse onu başkomutan saymıyordu!..
İşin kötüsü bugüne kadar cumhurbaşkanlığı görevini yürüten 12 cumhurbaşkanından 7’si eski bir orgeneral veya oramiral olmasına rağmen baş komutan sayılmadılar.
Düşünebiliyor musunuz Askeri Şura her yıl iki kez Başbakan başkanlığında toplanıyor, Genelkurmay Başkanı Başbakan'ın teklifi Cumhurbaşkanının onayı ile atanıyor. Buna rağmen başbakanın yanında Milli Savunma Bakanı değil, Genelkurmay Başkanı oturuyordu. Komutanlar da gelenek ve göreneklere göre atamaları yapıyorlardı.
Fakat kimse bundan rahatsız da değildi.
Ve hatta Genelkurmay Başkanları ve kuvvet komutanları TBMM’ye bir mektup yazarsa muhtıra niteliği taşır, genel kurulda okunurken bu millet de, dikkatle dinler gazeteler bu muhtıraları sürmanşetten verirdi.
Kısacası cumhurbaşkanlığına giden yol, Genelkurmay’dan geçiyordu.
Bu gelenek bir önceki Cumhurbaşkanı Gül'ün (hatırlayın o sancılı 27 Nisan gecesi muhtırası günleri) seçilmesi ile sona erdi..
Arkasındaki irade Recep Tayyip Erdoğan'dı..
Recep Tayyip Erdoğan ‘Bu orduların başkomutanı cumhurbaşkanıdır’ deyince zevat Çankaya Köşkü’ne taşındı. Aynı Erdoğan “Askeri Şura’da Başbakan kurul başkanı olarak tek başına oturur” deyince Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanı’nın karşısına geçip oturdu.
Hatırlayın ne olmuştu..
Daha dün 12 Eylül ihtilalinin ardından, kendini Anayasa ile oylatan son asker kökenli cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’in ardından Köşk’e çıkan Cumhurbaşkanı Turgut Özal 1. Körfez Savaşı sırasında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay'a, ABD Başkanı baba Bush’a 'Kerkük ve Musul’da garantörlük haklarımızı kullanmak istiyoruz. Irak’a girelim, orada bir tampon bölge oluşturalım Türkmen kardeşlerimizin de can emniyetini sağlayalım” diyor.
Orgeneral Torumtay “Bizim için orası Vietnam olur, girersek çıkamayız “deyince, Başbakan Yıldırım Akbulut'a “Paşanın azil kararnamesini imzala bana gönder” der.
Bunu duyan Orgeneral Torumtay emekliliğini isteyerek soğuk bir kış günü genelkurmay karargahını terk eder. Ardından gelen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş de kendini siyasete adayınca iş işten geçer!
Aslında merhum Özal, Irak’taki başı bozukluğun kırk yıl daha düzelmeyeceğini o zamandan görerek ‘Orada Türk askeri bulunsun’ der.
Ve işte bugün büyükelçiliğimiz IŞİD denen terör örgütü tarafından basılmış, aylardır 47 görevli günlerdir rehin tutulmaktadır. ABD ise ‘kaçın geliyorum’ diyerek bu örgüte gözdağı vermeye çalışmakta.
Şimdi kim vatansever ve kim değil yorum size aittir.. Bazı konuları hatırlatmakta fayda var!.
Çok hatalar yapıldı çok!..