Acılarla dolu bir yılı geride bıraktık.
Yeni bir yıl geldi.
Hepimiz dualarla karşıladık. 2021 yılı hayırlı, sağlıklı ve mutluluk dolu olsun diye.
Dua, bizler için çok önemli, hem bir ibadet hem de Allah’a sığınmak demek.
Ancak dinimizde tevekkül var.
Yani üzerimize düşeni yaptıktan sonra dua edip gerisini Allah’a bırakmak.
Peki 2020 yılında yaşadığımız olumsuzluklar ile ilgili bize düşenleri ne kadar yaptık?
Yasağa rağmen villalarda buluşup toplu eğlence yapanlardan, kumar oynamak için bir araya gelen onlarca kişiye kadar bir sürü sorumsuzluk.
Ancak bazı ülkelerin sorumsuzluğu çok daha tehlikeli oldu. Özellikle Çin. Vahşi hayvan pazarlarını engellememek ve pandemiyi zamanında dünyaya bildirmemek gibi.
ABD’de korona virüs genleri ile oynanılan çalışmanın Caroline üniversitesi-Wuhan virüs laboratuvarı ortak çalışması olduğunun farkında. Ancak herhangi bir sorumluluk üstlenmedi.
Böyle çalışmalara bilimsel faaliyet diyerek duyarsız kalamayız. Bilimin de bir etiği vardır. İnsana veya herhangi bir canlıya zarar verebilecek çalışmalar etik kuruldan izin alamaz. Ancak bazı biyolojik laboratuvarlarda, özellikle böcekgillerden olmak üzere, pek çok canlı türünün genleri ile oynanıyor.
Kasıtlı veya dikkatsizlik sonucu çok tehlikeli canlı türleri ortaya çıkmaya başladı. Kesin bir bilgiye sahip olmadan kimseyi suçlayamayız. Ancak biyolojik savaş da inkar edilemez bir gerçek haline geldi.
Tarihte ilk biyolojik saldırı M.Ö. 1500 yıllarında tularemi mikrobu taşıyan insanların Anadolu’ya sürülmesi ile olduğunu biliyoruz.
Unutulmayan bir saldırı da Moğolların vebalı cesetleri Kefe kalesine atarak, biyolojik bir savaş yaptığıdır. Yerli Amerikalılara, çiçek mikrobu taşıyan battaniyeleri götüren, Avrupalılar da bu savaşın içinde idi.
Korona ile ilgili biyolojik saldırı iddiaları şimdilik bir komplo teorisi seviyesinde. Çünkü iddialar henüz ispatlanamadı.
Ancak nükleer savaş biyolojik savaştan daha mı hafif ki, biyolojik saldırıların yapılmasını imkansız görelim.
Üzülerek gördük ki 1945 yılında yapılan nükleer saldırıdan sonra kimyasal saldırılar da oldu.
2020 yılı bir kısmı doğal olsa da felaketler yılı oldu.
Ancak 1915 ve 1945 yılları batılı ülkelerin eliyle felaketler yılı oldu. Onların sicili maalesef temiz değil. Dünyayı yaşanmaz hale getiren her kim ise aklını başına almalıdır.
Doğal felaketler elbette olmaya devam edecektir. Ancak insanlık kendi elleri ile yaşadığı dünyaya felaket getirmemeli. Sadece savaşlar ve saldırılar değil, insan eliyle; çevre felaketleri, iklim felaketleri, manyetik alan felaketleri gibi pek çok tahribatlar oluşturulmaktadır.