Vatandaş’ın bozulan kimyası düzeldi, yüzler artık gülüyor.

Yenilgilerden sonra gazete okumayan, TV izlemeyen, futbol denince tansiyonu çıkan insanların yüzünde artık gülücükler var.Çünkü Trabzon için Trabzonspor, 11 kişinin top koşturduğu bir futbol takımı değildir.

Ligin ilk yarısında sergilediği performansla camiasını futboldan soğutmakla kalmayıp, şehrin kimyasını  da bozan Trabzonspor, ikinci yarının ilk iki maçında deplasmanda Bursaspor ve Kasımpaşa’yı mağlup edince, sadece 6 puan kazanmakla kalmadı,Trabzon’u da kendisine getirdi.

Yenilgilerden sonra gazete okumayan, TV izlemeyen, futbol denince tansiyonu çıkan insanların yüzünde artık gülücükler var..

Çünkü Trabzon için Trabzonspor ,11 kişinin top koşturduğu bir futbol takımı değildir.

Kendisini ifade ettiği  kutsal bir olgudur.

Mutluluk ya da hüzün  kaynağıdır.

***

Birileri her ne kadar bunu anlamayıp,’Nedir kardeşim sabah akşam Trabzonspor aşağı, Trabzonspor yukarı...

Sizin başka işiniz yok mu? Bırakın da adamlar işini yapsın” dese de, kaç yıldır istenilen sonuçları alamamasına karşın Trabzonspor’un büyüklüğüne halel gelmemesinin sebebi   nedir sanıyorsunuz?

Simitçi eleştirmese, öğrenci  futbolcuya,  bakkal  hocaya, kasap  yöneticiye kızmazsa ..

O beğenmediğiniz gazeteciler yazıp çizmezse..

Yani insanlar  ilgisini çekip de, ‘Ne haliniz varsa görsün’ dese..

Ortada Trabzonspor’ mu kalır sanırsınız..

Ateşi tavında, görev yapanları istim üstünde  tutan,  doğru -yanlış, anlayan- anlamayanın yaptığı eleştirilerdir.

“Galatasaraylıyım ama ikinci takımım Samsunspor’dun’ diyen Samsunlu..

‘Beşiktaşlıyım ama bir Ordulu olarak ikinci takımın elbette Orduspor’dur “ diyen Orduluların takımlardı şimdi ne durum da?

Bu yüzden bir Trabzonluya sorulmayacak tek soru vardır..

O da şudur: Hangi takımı tutuyorsun!

Ve Trabzonspor’un sırrı da burada yatmaktadır.

Bizim için tek takım vardır, o da Trabzonspor..

Formasından dolayı Barcelona’ya da azıcık sempati duyarız!.

***

Böyle bir girişten sonra gelelim Kasımpaşa maçına..

Sahaya Bursa maçının Güven ve moraliyle çıkan Bordo-Mavililer, , futbolun değil,sonucun önemli olduğu bir dönemde  sahadan 3 puanla ayrılarak  hem süper bir iş başardı, hem de bence  Avrupa  Kupalarının kapısını araladı.

Çünkü eğer son anda bir aksilik olmaz da,  Rodallega’da katılırsa, ve de  Kamerunlu forvet Akhisar’daki performansını gösterebilirse,bu takım çok rahat 5. olur..

Elbette kafamızdaki Trabzonspor için eldekilerden daha iyi ve ihtiyaca uygun bir stoper ve orta sahaya ihtiyaç varsa da, bunlar acil değil.

İyi bir golcüyle Trabzonspor sezonu UEFA ‘ya katılacak bir sonuçla bitirir.

Bu yüzden Rodallega alındıktan sonra ara transfere son vermek, orta saha ve stoper için sezon sonunu beklemekte yarar var.

Şimdi acele edip yanlış yapmaktansa, daha sağlıklı bir arayışla bu eksiklerini 6 ay sonra giderirsin.

Çünkü bunlar da  alındığında  şampiyon olacak halimiz yok.

Şu iki maçta şunu gördük ki;  Parreira ve Mas örneğinde olduğu gibi transferi  bu işin sorumlusu, yani teknik direktör bizzat yapacak.. Öyle ‘İnternette izledim,bilgisayardan baktım, anlayana sordum’ değil..

Gidecek,  alacağı  adamı  canlı canlı kendi  gözleriyle görecek.

Meydan da başkasına kalmayacak.

O da gidip yıldız diye  kuyruklu yıldız! almayacak..

Ayrıca şu da görüldü ki; Trabzon’un futbolcu  kaynağı kurumamış.

Şans verildiğinde Trabzonspor’da oynayabilecek gençlerimiz hala mevcutmuş.

Yusuf Yazıcı gibi..

Bu Yusuf her maç yerini daha da sağlamlaştırıyor.

Tek  bir şeye ihtiyacı var.

Henüz bir şey olmadığını, ancak aynı şekilde devam ederse yarın çok şey olacağını kafasından çıkarmayacak.

Çıkarmaya kalktığında da, önce yakın çevresi,  sonra da ilgililer onu güzel bir silkeleyecek.

Kendisine getirecek.

Kaybolursa yazık olur..

Çünkü çok kritik bir süreçte.

Akıllı çocuğa benziyor, sayısız örnekte olduğu gibi, inşallah kendisini yakmaz..

***

Bu arada şunu da yazmadan bitirmeyelim.

Bursa maçında Yusuf Yazıcı, Kasımpaşa karşısında   Medjani, gereksiz yere geriye döndüler de , Allah’tan Onur yetişti imdada..

Bırakalım artık bu işleri.

Topları da kendi kalemize değil, rakip kaleye doğru gönderelim.

Çünkü futbol, ileri hamleyle oynanan bir oyundur.

Geri pasını, biz U 60’lıklar halı sahada fazlasıyla yapıyoruz zaten!

O yüzden siz daima ileri..