Ülkemizi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremde, enkazdan sağ çıkan vatandaşlarımıza dair son dakika haberlerini, gözyaşlarımız arasından sıyrılıveren mutluluk çığlıklarıyla karşılıyoruz.

Süreyi, gün veya hafta olarak burada belirtmek, eminim kimsenin dikkatini çekmeyecek.

O yüzden, bizleri sevince boğan bir mucizeyi şöyle yazalım:

Kahramanmaraşlı yurttaşlarımız Muhammed Enes ve 21 yaşındaki ağabeyi Abdülbaki Yeninar, depremin 198’inci saatinde enkaz altından sağ çıkartıldı.

Özellikle vurgulamak isterim.

Bahse konu bu süre, her birimize dar gelen 60 saniyelik bir zaman diliminin, 11 bin sekiz yüz yetmiş dokuz dakika fazlası demek.

Hal böyleyken bizler ne yapıyoruz?

Hayatın her alanında aceleci ve bir o kadar sabırsızız.

Trafikte ışık yeşile döner dönmez, anında kornaya asılıyoruz.

Evlerimizde…

İşyerlerimizde…

Çarşı-pazar, hastanede, pastanede birbirimize iletişim kuracak zamanı dahi tanımadan sesimizi yükseltiyoruz.

Ama neymiş?

Bu vatan topraklarında, eksi bilmem kaç derece soğukta, aç-susuz ve bi’ yere kıpırdayamadan…

Üzerine, yıkıntılar arasındaki küçücük deliklerden zar zor nefes alarak, 11 bin sekiz yüz seksen dakika hayatta kalmaya çabalayanlar da varmış.

Şimdi.

Tez canlı biri olarak yazıyorum.

Ceviz fidanı dikerken, ‘acaba ne zaman yeriz’ diyen biri olarak vurguluyorum.

Domates fidesi henüz elindeyken, ‘acaba ne zaman domates toplarız’ diye merak eden biri olarak dikkat çekiyorum.

Beş saniyelik deprem bırakın geleceğe dair hayallerinizi, hayatı sığdırmaya çalıştığınız altmış beş saniyeyi elinizden bir anda çekip alabilir.

O yüzden.

Biraz daha sabırlı olalım…

Ve bu acelecilikten vazgeçelim kardeşim!

HEPİMİZ YARALIYIZ!

Trabzon şehrinin sağlık çalışanları olarak, depremin hemen sonrasında bölgede konuşlandık.

Teşbihte hata olmaz.

‘Bize her yer Trabzon’ sloganını ilk kez göğsümüzü gere gere, gururla Trabzon’a bıraktık.

Cansiperane mücadelede kimimiz Adıyamanlı, kimimiz Hataylı, kimimiz de Şanlıurfalı oldu.

Nöbette kaldığımız bir haftalık süre boyunca, herkesçe mukaddes bilinen insan sağlığı için elimizden geleni yapmaya gayret ederken, diğer yandan ülke genelinde oluşan yardım seferberliğine tarifsiz duygularla, yerinde tanıklık ettik.

Giyecek, içecek, gıda hatta yakacak…

Bölgeye sel oldu aktı adeta.

Allah bu milletin birliğine zeval getirmesin.

Ülkemle bir kez daha gurur duydum.

ONLAR İÇİN İYİ OLACAĞIZ

Acımız büyük, hüznümüz tabi ki tarifsiz.

Nitekim çokça eksildik ve yaralımız kat be kat fazla.

Lakin bilinsin ki, yeniden ayağa kalkacağız.

En azından öksüz-yetimlerimiz için…

Öpülecek eli boş kalan büyüklerimiz…

Tutunacak dalı kalmayan vatan evlatlarımız için bir olacağız, güçlü olacağız.

O yüzden haydi!

Göster kendini Türkiye’m!