29 Ekim 1339 (1923) tarihinde Mustafa Kemal’in hazırladığı 364 sayılı Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda “Türkiye Devletinin şekli Hükümeti, Cumhuriyettir.” şeklindeki anayasa değişikliğinin 2. TBMM’nin kabulü ile Cumhuriyetimiz ilan edilmiştir.
Cumhuriyet bir yönetim şekli ya da rejim değişikliğinin yanı sıra; eşitliği bağımsızlığı temel hak ve özgürlükleri yeniliği akılcılığı insanı esas alan ve milli değerleri taşıyan bir yaşam biçimidir.
100 yıllık cevherimiz ne fırtınalardan etkilenir ne pusulardan ne de kara propagandalardan… Çünkü hür ve müstakil yaşamak için ödediğimiz bedelleri her daim hatırda tutarak her türlü ahval ve şerait içinde dahi vazifemizin, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak olduğuna ant içtik. Aziz şehitlerimizin kanıyla çizilen topraklarımız üzerinde ışıldayan Cumhuriyetimiz zannedilenden çok daha güçlüdür dirençlidir diridir.
Şanlı mazimizin kudretinden ilham alan kurtuluş mücadelesini sürekli aklında tutan Cumhuriyet ilkelerini özümsemiş asil erdemli Türk Milleti; Cumhuriyetimize layık olmak ve ideallerimizi daha yükseğe taşımak için tökezlemeden yorulmadan gösterilen hedeflere hiç durmadan yürümeye devam edecektir.
Cumhuriyet değerleri ile kavgalı olan hatta Cumhuriyeti yıkmaya yönelik komplolar geliştiren, Atamızı itibarsızlaştırmaya çalışan birtakım mahfiller varlığını sürdürmektedir. Aslında bu nifakların hazımsızlık duyduğu konu; Türk Milletinin bölünmez bütünlüğü ve Türk devletinin ilelebet payidar olması için verilen mücadeledir. “Türk” ve “Cumhuriyet” adı geçen her şeye alerji duyan bu kesim terör örgütlerinin ve yabancı sevicilerin de desteğini alarak, farklı kurguları gerçekleştirmeye yeltenmektedir. Oysa Cumhuriyet, binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin devamıdır. Tanrı Dağlarından Altaylara, Afrika’dan Balkanlara kadar adeta yeryüzünün dört bir köşesine adını yazdıran Türkler köklerine öylesine bağlıdır ki, hiçbir güç kuşatma çökertme girişimi o kökü yerinden oynatamayacaktır.
Haçlı zihniyetinin, siyonist kan emicilerin acımasızca mazlum devletlere saldırıları devam etmektedir. Son olarak kadın çocuk yaşlı demeden Filistinlileri katletmesi, soykırıma tabi tutması ve sözde “medeni” devletlerin de olan biteni sadece seyretmesi tüm insani duyguların kana bulandığını ortaya koymaktadır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da bu yaşananları hafızalarımıza çıkmamacasına kazımamız, Cumhuriyetin bir asra mühür vuran kazanımlarını korumamız ve daha da geliştirmemiz hepimizin ortak ödevidir.
Her nesil bugün 100. yılını kutladığımız Türk mucizesi Cumhuriyetimizi bin yıllara taşıyacak şevke iradeye azme sahip olacaktır. Cumhuriyet değerlerine mihmandarlık yapmak son nefesimize kadar sahip çıkmak var oluşumuzun en önemli parçasıdır. Ekonomik siyasi eğitim ve sosyal alanlarda tam bağımsız olan milletimiz, milli menfaatlerinden taviz vermeyeceği gibi kazanımlarını daha da yükseklere taşıyacaktır. Başöğretmenimiz Atatürk’ün bizlere yüklediği sorumluluk ile yüksek ve karakterli bir nesil yetiştirme arzusunda olan Türk eğitimcileri olarak beslendiğimiz Cumhuriyet değerlerini genç nesillere aktarmaya onları ilim ve irfanla donatmaya yok oluştan terkibe ulaşan yaldızlı tarihimizi anlatmaya yılmadan usanmadan devam edeceğiz.
Cumhuriyetimizin 100. yılında mazimizi ötekileştirerek değil aksine mazimize sarılarak, geleceği Cumhuriyet ışığında şekillendirmeye, milli birikimimizi aktarmaya uluslararası alanda kabul edilen, bağımsız ilkeli ve tanınmış bir devlet olarak yolumuza devam etmeye namzediz. Tarih şahit olsun ki; bizim naçiz vücutlarımız bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilelebet payidar kalacaktır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Atatürk’ü, yol arkadaşlarını Türk istiklali ve istikbali için muazzam bir mücadele veren şühedayı rahmet ve minnetle yad ediyoruz. Aziz ruhları şad olsun.
100 yaşındaki Cumhuriyetimiz Kutlu Olsun.