Trabzon Veteriner Hekimler Odası Başkanı Erol Sayın gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Sayın, Veteriner Hekimlerin yaşadığı sıkıntıları, Trabzon’daki eksiklikleri ve yapılması gerekenleri anlatırken yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. İşte Başkan Sayın’ın açıklamalarından satırbaşları:
BU HASTALIĞIN TEDAVİSİ YOK
“Birileri Trabzon’da sebebi bilinmeyen toplu hayvan ölümleri varmış gibi bir algı yarattı. Trabzon’da hayvan ölümü olmadı. Bir çiçek hastalığı çıktı. Nerden geldiği belli. Trabzon’a il dışından hayvan girişleri oldu. Normalde hayvanların veteriner hekim kontrolünde gelmesi lazım. Vatandaş ilçe müdürlüğüne uğramadan komşu illerden hayvan alıyor, sağlık kontrolü yaptırmadan köyündeki evine getiriyor. Alırken hastalıklı olup olmadığını bilme şansınız yok. Çiçek hastalığı vakası Kurban Bayramı döneminde Düzköy’de başladı. Muhtemelen birileri oralara hayvan getirdi, kesim yapıldıktan sonra atıklardan sinek alıp sağlam hayvanlara bulaştırdı. Düzköy’de hastalığı tespit ettik. Bakanlığın mevzuatı gereği hastalık tespit edildiği an bulaşmayı önlemek için hasta hayvanı imha ediyoruz. Bu hastalığın tedavisi yok. Tedbir olsun diye öldürülüyor ve tazminatı ödeniyor. Vatandaşın hiçbir kaybı olmuyor.”
BİLGİ KİRLİLİĞİ YAŞANDI
“Arsin’de de imha çalışmaları yapıldı. Akçaabat’ta ise bilgi kirliliği yaşandı. Bir salgın sonucu hayvanların öldüğünü gündeme getirdiler. Hâlbuki 25.000 büyükbaş hayvanın olduğu Akçaabat’ta 30 tane hayvan imha ettik. Eğer aşı yapmamış olsaydık hepsi hastalanırdı. Tüm sorumluluk yetiştiriciye düşüyor. Baktıkları hayvanlara, ayaklarına kadar gelen veteriner hekimlere aşısını yaptıracaklar. Kovalamayacaklar. Şu an çiçek hastalığı ile alakalı bir sorunumuz yok. Tarım Bakanlığı ilçelerde gerekli tedbirleri aldı. Yetiştirici eğer işletmesine ya da ahırına getirdiği ve sattığı hayvanı Tarım Bakanlığına bildirirse hayvan hareketlerini kontrol edebilirsek hastalığı da kontrol ederiz. Komşunuz bir yerden hayvan aldığında küpesi yoksa bize ihbar edin bakalım. Bundan para almıyoruz.”
BİZİ AHIRA ALMIYORLAR
“Çiçek aşısı yapmak için köylülerimize gidiyoruz bizi ahıra koymuyorlar. Aşı yaptırmak istemediklerini söylüyorlar. Aşı yaptırmamanın cezası 10 bin TL’ye yakın. Bu cezanın bu kadar fazla olmasının sebebi aşı yaptırmayan kişilerin komşunun hayvanlarını da riske atmasıdır. Meslektaşımızı bir kadın kürekle kovalamış. Sanki hastalığı biz getirmişiz gibi. Öte yandan İnsanlarımız hayvana takılan küpeyi tarım kredisi çekmek için bir aracı olarak kullanmaya başladı. Küpenin amacı bu değil. Biz bu küpeleri hayvanları kayıt altına almak hastalıkları önlemek için taktık. Ama yanlış anlaşıldı.”
1 TANE BARINAK VAR
“Sokak hayvanlarının rehabilite edileceği barınaklara ihtiyaç var. Trabzon’da 1 tane barınak var. İlçelerde yok. İlçelerden toplanan sokak köpekleri barınaklara götürülüyor. Orada tedavileri, kuduz aşıları, parazit ilaçlaması yapılıyor ama ondan sonra tekrar sokağa bırakılıyor. Çünkü barınağın kapasitesinin tüm sokak hayvanlarına bakacak kadar büyük olması mümkün değil. Sokaktaki hayvanları koruyacağız ancak sokaktaki insanları da koruyacağız. Burada belediyelere çok büyük iş düşüyor. İlçelere de barınak ve hayvan bakım merkezleri kurmaları lazım, yine belediyenin bünyesinde sokak hayvanlarını kısırlaştırma merkezleri yapılması lazım. Bu projelere ayrılan para gider olarak görünüyor, belediyelere bir dönüşü yok, kar eden bir sektör değil, hizmet sektörü. Belediyenin yangın söndürme ekibi gibi. Yangın söndürüldüğü zaman kimseden para alınmıyor, sosyal bir ihtiyaç. Bu saydıklarım da sosyal bir ihtiyaç. O yüzden bunlara önem verilmeli.”
ENTERESAN ŞEKİLDE SAYISI ARTIYOR
“Türkiye’de enteresan bir şekilde veterinerlik fakültesi sayısı artırılıyor. Geçenlerde Ordu’da sokak hayvanları ile ilgili bir sorun olduğu için Belediye Başkanı ‘Ordu’ya veterinerlik fakültesi lazım’ dedi. Veterinerlik fakültesi sokak hayvanlarını tedavi etmek için kurulmuyor ki. Veterinerlik fakültesi iyi hekim yetiştirmek için kurulur. Alt yapınız yoksa oradan mezun ettiğiniz kişi tam donanımlı değilse tehlike yaratıyorsunuz. Ben artık Türkiye’deki fakülteleri sayamaz hale geldim. Veteriner hekim yetiştirmek istiyorsanız Türkiye’de kaliteli, alt yapısı sağlam, hastanesini kurmuş, laboratuvarı olan üniversiteler var. Gelin üniversite sayısını arttırmayalım bu kaliteli üniversitelerde kontenjan sayısını artıralım eğer ihtiyaç varsa. Ki ben ihtiyaç olduğuna inanmıyorum. Türkiye bu fakülte açma konusunda kötü yönetiliyor.”
SON 10 YILDA KAYIPLAR OLDU
“Veteriner hekimlerin 2008’e kadar fiili hizmet dediğimiz yıpranma payı diye bir özlük hakkı vardı. Veteriner hekimler sağlık çalışanı olarak görülür. Ancak sağlık çalışanlarına zam yapıldığı zaman veteriner hekimlere yapılmıyor. Hizmet istenirken sağlık çalışanı, para verilirken sağlık çalışanı değiliz. Bu ayrımı anlamak mümkün değil. Son 1-2 sene içerisinde sağlık çalışanlarına; diş teknisyenine, eczacı kalfasına, hemşireye, doktora tekrar verildi. Ancak veteriner hekimler bu yasaya konulmadı. Sonra bir hastalık çıktığı zaman gece-gündüz, cumartesi-Pazar hastanın ayağına gidiyoruz. Böyle bir sektörde çalışıyoruz, zoonoz hastalık dediğimiz hayvandan insana geçen bir hastalıkla ilk önce biz muhatap oluyoruz, fiili hizmet dediğimiz yıpranma payına doktorlardan önce ilk girmesi gereken meslek gurubuyuz ama yokuz. Hem maaş hem de özlük haklarımız konusunda son 10 yılda müthiş kayıplar oldu. Yeri geldiğinde Mehmet Akif Ersoy’la övünülüyor, milli şairimiz iyi bir veteriner hekimdi. Bunu göz ardı ediyoruz. Çalışma şartlarımız çok zor olduğu için moralimiz bozuk. Özlük haklarımız verilmedi diye köylerden çekilmedik, sokağa inmedik, yürümüyoruz. Hizmet devam ediyor.”
BİR OLURSAK HAKKIMIZI ALIRIZ
“Meslek olarak haklarımızın alınması için her veteriner hekimin üye olması gerekiyor. Bir olursak hem hakkımızı alırız hem de halk sağlığı için kalıcı eserler yapılır. Bu konuda tüm mezun olan hekimlerden bağlı bulundukları illerdeki veteriner hekimleri odalarına kayıt olmalarını istiyoruz. Kayıt olarak hem birliktelik, hem de yüksek sesle hakların savunulması anlamında başarıya gidecek yol olarak görüyorum. Bizi köpeği kedisi hasta olanlalar arıyor ancak biz veteriner hekimlerin çalışma şartlarını ve özlük haklarını iyileştirme anlamında çalışıyoruz. Çalışma tarifesini, ne kadar ücret alacaklarını belirliyoruz.”
MORALİMİZ BOZUK
“Hayvan aşıları paralı oldu. Şap aşısı 4 lira çiçek aşısı 6 lira. İkisi bir arada yapılıyor. Ahıra gittiğimizde 1 hayvana 2 aşı yapıyoruz yani 10 lira ödemesi gerekiyor. Vatandaşın cebinde para olmayabilir. Veremeyebiliyorlar. Döndüğümüzde tarım bakanlığı para bekliyor. Veteriner hekim koruyucu hekimlik mi yapsın tahsildarlık mı yapsın? Neden para veteriner hekimde toplanıyor. Veteriner hekim köyde ahır ahır dolaşıp para toplayıcı tahsildar memuru mudur? Para tahsildarlığı konusunda Tarım Bakanlığının bir an önce başka yöntem uygulaması gerekiyor. Veteriner hekimleri hekimlik yapmakla baş başa bırakalım. Zaten özlük haklarımız verilmiyor moraller bozuk bir de tahsildarlık yaptırılıyor. Hizmet ederken paraları alamadığı için cebinden veren meslektaşlarımız var. Saat 11’de hizmet için köylere gidiyorsak şu para işinden bizi uzaklaştırın artık.”
TRABZON HAYVANLARI NEREDE KESİLİYOR?
“Trabzon’un sorunu şuan kesimhane. Ruhsatlı bir hayvan pazarı da yok. Kaşüstü’nde belediyeye ait bir kesimhane vardı. Kapanalı çok oldu. Şuan tek ruhsatlı kesimhane Vakfıkebir’de. Akçaabat’taki mezbahanenin ruhsatı mecburi bir ruhsat. Yoksa dere kenarlarında uygunsuz yerlerde veteriner hekim kontrolü olmadan kesilecekti. Küçük çaplı bir ruhsat verildi. Dışarıdan hayvan gelebilir ancak orada kesilen hayvan ilçe dışına çıkamaz. Mevcut şartları uygun değil. Etler Amasya’dan geliyor. Neden burada kesilmesin. Çok acil Trabzon’a yakışan modern bir kesimhane yapılması lazım. Köftenin marka olduğu bir şehirde kesimhanenin olmaması kötü bir imaj sergiler.”
TRABZON JERSEYİN GEN MERKEZİ OLMALI
“Trabzon’da jersey dediğimiz bir hayvanımız var. Trabzon tereyağını tereyağı yapan hayvan ırkıdır. Trabzon’un hayvancılığını kurtarmamız için jersey sığırına ağırlık vermemiz lazım. Jerseyde 100 kilo sütten 6 kilo yağ çıkar. Karadeniz’in % 100’ü jersey olmalı. Çünkü engebeli bir coğrafyaya sahibiz. Kilosu ağır olan hayvanların ayak hastalıkları, bakımı ve beslenmesi zor. Ancak jersey öyle değil. Hamsiköy’ün sütlacının sırrı da jersey ırkıdır. Çok acil olarak Trabzon’u jerseyin gen merkezi haline getirmemiz lazım. Jerseyimiz kalmadı, bunun sebebi de bakanlığın uyguladığı yanlış hayvancılık desteklemeleridir. Pilot ilçe olarak Tonya belirlenmeli ve başka hayvan girişi yasaklanmalı. Gelen turistlerin hepsi markalaşmış tereyağını ve sütlacı istiyor. Bunun sürdürülebilirliği bu jerseyle olur. Yoksa zamanla tereyağın ve sütlacın tadı kaçacak ve diğerlerinden farkı kalmayacak. Jerseyden altın sağılıyor. Bundan sonraki enerjimizi jersey sığırının tanıtılması ve desteklenmesi için harcayacağız.”
HASTA HAYVAN EKRANA DÜŞÜYOR
“Tarım bakanlığımızın sisteme koyduğu e reçete sistemi ile artık kâğıtlara yazdığımız reçeteler kaldırıldı. Bunun esas kuruluş mantığı gıda güvenliğini ve kalıntının önlenmesini sağlamaktır. Yani hasta bir hayvanınız var diyelim, reçete yazdırdınız, o yazılan reçete ruhsatlı kesimhanede ekrana düşüyor. O hasta hayvanı antibiyotik kullandıktan hemen sonra kesimhaneye götürdüğünüz zaman ekrana düşüyor ve kesilmiyor. Ve vatandaşa sen bunun etini herhangi bir ürününü kullanamaz ve satamazsın diyoruz. Çünkü hayvan ete süte geçen antibiyotik kullandığında, insan bu ürünleri tükettiği zaman insana da geçer. Bu da karaciğerimiz ve böbreğimizle alakalı sorunlar teşkil eder. Kısaca e reçetenin mantığı insan sağlığını korumaktır.”
SADECE KUDUZ AŞISI YETMİYOR
“Evde kedi ve köpek beslemek trend haline geldi. Özel günlerde verilen bir hediye haline geldi. Böyle olmaması lazım buna karşıyız. Çünkü Maçka yolu üzerindeki barınağa gittiğiniz zaman orada böyle hediye olarak alınıp sonra bakılmadığı için bırakılıp barınağa terk edilmiş hayvanları görürsünüz. Bilinçli olmak lazım. Son çıkan hayvanları koruma yasasında hayvanları terk edenlere 10 bin TL para cezası veriliyor. Bilinçsiz hayvan sahiplenmenin ve parayla satın almanın bir anlamı yok. Trabzon’da klinik olarak uzmanlaşmış arkadaşlarımız var. Sayıları yeterli vaziyette. Evde kedi veya köpek bakıyorsanız sadece kuduz aşısı yetmiyor. Diğer hastalıklara karşı da aşılanması gerekiyor. Hayvanı olan herkesin bir aile hekimi gibi kedisinin ve köpeğinin sağlık takibini yapacağı veteriner hekimi olmalı. Ayrıca sırf sokaktaki hayvanı seveceğim diye sarılmak biraz sıkıntılı. Sarılmayın sevmeyin demiyorum ama insana bulaşan kistler olabilir, zoonoz dediğimiz hastalıklar bulaşabilir.”